1. Marx’a
göre çalışma (Arbeit), öncelikle, hem insanın hem de doğanın rol oynadığı bir süreçtir. Bir şey yaparken
insan, kendisi ile doğa arasındaki karşılıklı ilişkileri başlatır, düzenler ve
kontrol eder. Dolayısıyla, çalışma sırasında, çalışan kişi doğa üzerinde iş
görür: “Doğa olmadan, duyulur dış dünya
olmadan emek harcayan kişi (Arbeiter) hiçbir şey yaratamaz”. Doğa çalışan
kişinin, işçinin, onun üzerinde kendi çalışmasını gerçekleştirdiği, onun içinde
etkinlik gösterdiği, ondan hareketle ve onun aracılığıyla üretim yaptığı
malzemedir (Stoff).
Öyleyse,
doğa Aristoteles’in maddi nedenine (hyle / causa materialis) denk gelir. Daha
fazla bir açıklamaya gerek yoktur burada. Kanıt kendiliğinden açıktır.
2. Yalnız çalışma sürecinde
doğanın da zorunlu olarak rol oynaması, bu süreçte etkin olan öğenin doğa
olduğu anlamına gelmez. Yukarıdaki alıntının da gösterdiği gibi, çalışma
sürecinde, yani doğal malzemeden bir şey yaratma sürecinde etkin olan öğe
çalışan kişidir, yani insandır. İnsan doğanın ürünlerine kendi gereksinimine
uygun olarak sahip olabilmek için, onun üzerinde kendi doğal güçlerini
(ellerini, kafasını vs.) kullanır. Bu yolla dış dünyayı, doğayı değiştirir ve
onu değiştirirken kendi doğasını da değiştirir. Uyuyan güçlerini geliştirir,
onları kendi egemenliği için itaate zorlar. Dolayısıyla çalışma sürecinde
insan, hem doğaya hem de kendine yeni bir biçim verir.
Öyleyse
insan hyle’ye (yani Marx’ta doğaya,
Aristoteles’te maddeye) kendi olanağını gerçekleştirerek bir biçim verir. Bu da energeia (etkin gerçeklik, Wirklichkeit)
tarzında ortaya çıkacak olan şeylerin biçimi, eidos’udur yani biçimsel neden (eidos
/ causa formalis).
3. Marx
çalışmayı bütünüyle insana özgü biçimiyle ele alır. Daha doğrusu, onu, insanı
hayvandan ayıran temel etkinlik olarak gösterir: “Bir örümcek, kendi işini
dokumacıya benzer bir biçimde yapar ve bir arı peteğini yaparken pek çok mimarı
utandırır. Ancak, en kötü mimarı en iyi arıdan ayıran şey, mimarın kendi
yapısını gerçeklikte inşa etmeden önce onu kendi imgeleminde kurmasıdır. Her
çalışma sürecinin sonunda, işçinin imgeleminde başlangıçta zaten varolan bir
sonuca ulaşırız”.
Öyleyse,
Marx’a göre her çalışma sürecinin başlangıcını oluşturan, çalışma sürecini
başlatan bilinçli bir etkinlik, bir etkin neden sözkonusudur; yani değişimi, hareketi, başlatan neden (arkhe tes metaboles, arkhe
tes kineseos / causa efficiens) burada belirleyicidir.
4. Böylece
insanın emeğini, hayvanın emeğinden ve insanı hayvandan ayıran şeyin, insanın
“bilinçli bir çalışma” gerçekleştirmesinden kaynaklandığını söyleyebiliriz:
“Hayvan, dolaysız bir biçimde kendi yaşam etkinliğiyle birleşir. O kendini
ondan ayırmaz ... İnsan kendi yaşam etkinliğini kendi istemesinin ve kendi
bilincinin nesnesi yapar. Onun bilinçli bir yaşam etkinliği vardır... Bilinçli
yaşam etkinliği insanı, dolaysız bir biçimde hayvanın yaşam etkinliğinden ayırır”.
İnsanı hayvandan ayıran şey, insanın çalışma sürecine katılan ve bu süreci
önceden belirleyen amacıdır. İnsan yalnızca üzerinde çalıştığı materyali
değiştirmekle kalmaz, “çalışma tarzına (modus
operandi) bir yasa görünümü veren kendi amacını” da gerçekleştirir ve kendi
istencini bu amaca bağımlı kılar.
Öyleyse
Marx’a göre, etkinliğin gerçekleşmesinde “amaç” belirleyicidir. Bu da,
kendiliğinden açık ki, Aristoteles’in erek (telos)
ve iyi (tagathon) ile ifade ettiği ereksel
nedenine denk gelir (hou heneka / causa
finalis).
Sonuç: Marx bir
Aristotelesçidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder